Korkular… Kaç yaşında olursak olalım hepimizin deneyimlediği, yaşam kalitesini bozduğu için muzdarip olduğu birçok korkusu vardır. Psikanalize göre ele alacak olursak korkularımız ve fobilerimiz dışsallaştırma savunma mekanizması ile açıklanır. Çoğu kez ego kendisini rahatsız eden duyguyu dışarıdan bir nesneye atfeder ve onunla meşgul olur. Böylelikle gerçek duygu ve düşünceyi görmezden gelir.
Fobi, yelpazesi geniş olan bir başlıktır. Birçok nesneye veya duruma mantıksız bir şekilde korku duyulabilir. Bu örümcek, uçak, kan, yükseklik vb. şekilde örneklendirilebilir. Bu yazımda belki de her birimizin içinde var olan bir fobi türünü değineceğim: Monofobi.
Sosyal çevremizde ya da bizzat kendi hayatımızda deneyimlediğimiz tecrübelerin bir parçası bize monofobiyi işaret edebilir. Nevrotik yönelimlerden birine sıkı sıkıya bağlı kalmış insanlar, mutsuz olunsa dahi yalnızlık korkusuna yenik düşülüp yıllarca devam ettirilen evlilikler/ ilişkiler, başkasının gölgesi altında idame ettirilen hayatlar ve daha nicesi…

Literatürü taradığımızda eremofobi, monofobi, isolofobi, otofobi gibi isimlerle karşımıza çıkmaktadır. Halk dilinde ise yalnız kalma fobisi olarak isimlendirilmektedir. Peki, neydi insanı kendiyle baş başa kalmasından bu denli korkutan şey? Bu korkunun bir kaynağa dayanmadığını iddia eden kesim bulunsa da aksini söyleyen bakış açıları da mevcuttur. Erken çocukluk çağında geçirilen travmalar (ebeveynlerin ölümü, parçalanmış aileler vb.), sevilmemek, ihmal edilmek, terkedilmek monofobinin oluşmasında etkili olabilmektedir. Bireyin yalnız kaldığı zaman dilimindeki süreci yönetememesi ve bu süreçte ne yapması gerektiğini bilmemesi de monofobiyi tetikler.
Monofobiye sahip bireyler kendi başına ya da başka bir kişi olmadan zaman geçirme durumunda veya bu durumun düşüncesiyle bile yüksek bir anksiyete duymaktadırlar. Birey anksiyete sonucunda panik atak ile ilişkili fiziksel semptomlar (hızlı nefes alma verme, titreme, baş dönmesi vb.) gösterebilir. Bunun dışında davranışsal bir takım semptomlar da ortaya çıkabilmektedir. Bunlar yalnız olmaktan kaçınmak için gerektiğinde gideceği yolu uzatmak, yalnız kaldığında en kısa sürede arkadaş bulmaya çalışma, yanında bulunan kişinin gitmesini istememe, ilişkilerinde bağımsızlık eksikliği şeklinde kendini göstermektedir.
Monofobi tedavi sürecinde birçok alternatifler bulunmaktadır. Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsüne göre belirli fobilerin tedavisinde TCMB tekniği %75 başarı göstermektedir. Farmakolojik tedavi ve psikoterapi yine seçilebilecek yollardan bir kaçıdır. Diğer bir seçenek ise davranışçı kuramın sıklıkla kullandığı maruz bırakma yöntemidir. Bireyin korkuları ile direkt ya da imajinasyon ile yüzleşmesi sağlanarak sorun ortadan kaldırılmaya çalışılır. Unutmayalım ki kaçtığımız her duygu köşe başında bizi bekler. Bazı durumlar ancak yüzleştiğimizde çözüme kavuşabilir.
Burcu ŞAHİN
Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.
1 Yorumlar
Anlatım ve görsel ilişkilendirmesi çok güzel tebrik ederim
YanıtlaSil