Şiddet kavramı çoğumuzun aklında
bir takım imajinasyonlarla yer almaktadır. Şiddet dediğimiz eylem sıkılan bir
yumruk, atılan bir tekme, kim bilir yüze indirilen bir tokattır belki de? Değil
mi? DEĞİL. Bu yazımda sizlerle
şiddetin görünmeyen yüzünü inceleyeceğiz.
İlk olarak şiddetin tanımına
bakmamız gerekirse “şiddet güç veya baskı kullanarak kendine, bireye ya da bir
gruba yönelik olan sonucunda ruhsal ya da fiziksel zarar veren eylemlerin
tümüdür.” Tanımdan da anlayacağımız gibi şiddet sadece fiziksel boyutu olan bir
eylem değildir. Fakat toplumlarda ele alınan şiddet kavramı genellikle fiziksel
boyut ile sınırlı kalır ve psikojik şiddet göz ardı edilir. Yüze indirilen bir
tokat kadar ruhumuza indirilen tokat da benliğimizde büyük yıkımlara neden
olmaktadır.
Psikolojik şiddet içine
doğduğumuz aile yapısı içerisinde başlayabileceği gibi ilerleyen yıllarda
sosyal ilişkilerimizde de ortaya çıkabilir. Peki,
psikolojik şiddete maruz kaldığımızı nasıl anlarız? Gelin bu belirtileri
birlikte ele alalım.
v İçerisinde
bulunduğunuz ilişkide istemediğiniz bir durum olduğunda baskı görmekten çekindiğiniz
için hayır diyemiyorsanız ve karşı
tarafın yönlendirmelerine boyun
eğiyorsanız,
v Kendi
hayatınız ile ilgili bir karar alırken tek başınıza almaktan korkuyorsanız ve
karşı tarafın onayını almadan verilen kararın suçluluk ve korku duygusuna sebep olması,
v Bireyin
içerisinde bulunduğu şiddet ortamıyla ilgili farkındalığının engellenmesi
amacıyla çevreden ve toplumdan
soyutlanması, dış dünyadaki bireylerin getireceği düşüncelerden
etkilenmemesi için gerek ailesiyle gerek sosyal çevresiyle iletişiminin
kısıtlanması,
v İlişki
içerisinde duygularınız yok sayılıyorsa
ve önemsenmiyorsa, genellikle karşı tarafın istekleri ve duyguları
doğrultusunda yönlendiriliyorsanız,
v Çatışma
ortamlarında genellikle haksız taraf
olarak ilan edilme ve bunu baskı ile kabul ettirilmesi,
v Birçok
konuda yıkıcı eleştirilere sıklıkla
maruz kalma,
v Bireyin
utanç duyacağı bir olayın koz olarak
kullanılarak bireyin bu doğrultuda manipüle edilmesi,
v Bireyi
kendine muhtaç bırakılması, elinde tutulması için en önemli kurtarıcısının yani
maddi dayanağının elinden alınması, bireylerin kendilerinde olması gereken finansal kontrolün zamanla karşı tarafa
geçmesi, bireyin kendi maddi olanaklarına sınırlı erişmesi,
v Zaman
içerisinde bireyin kendine ait bir özel
alanı kalmaz, sosyal medya şifreleri, arkadaşlarıyla olan paylaşımları gibi
özel konular hakkında her şeyi karşı taraf bilmek ister,
v Günlük yaşantısındaki yaptığı eylemlerde
sürekli karşı tarafı bilgilendirme ihtiyacı hissetme bu tarz
bilgilendirmeleri yapmadıklarında ise olacaklardan korku duymaktadırlar,
v Bireyin
hayatı genellikle karşı tarafın onayını
almak üzerine kuruludur bu nedenle bireyin önceliği genellikle karşı
taraftır,
v İşler
istenildiği gibi gitmediğinde karşı tarafın bireyi tehdit etmesi ve bu yolla sindirmesi,
v Bireye
kızıldığında cezalandırma yöntemi olarak kişiyi
sevgiden mahrum bırakma,
v Bireyin
yaşantısına yönelik hayal ve hedeflerinin değersizleştirilip ikinci plana atılarak daha çok karşı
tarafın hayal ve hedeflerine odaklanılması ve benzerinde belirtiler psikolojik
şiddete maruz kaldığınızın bir göstergesi olabilir.
Psikolojik şiddete maruz kalan
bireyler suçluluk, yalnızlık, korku, çaresizlik, kendine güvensizlik, gerginlik
ve huzursuzluk gibi duyguları yoğun bir şekilde yaşamakta ve sonucunda ise bireylerde
akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, anksiyete bozuklukları,
alkol madde bozukluğu, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar
görülebilmektedir. İleri boyutlarda ise bireyde kendine zarar verme veya
intihar girişimleri de ortaya çıkabilmektedir.
Benliğimizde
bu denli büyük yaralar açan şiddet türüne dur demek yine bizim elimizde sayın
okur. “Sevgisi yüzünden kısıtlıyor, sevgisinden kıskanıyor, sevgisini böyle
gösteriyor.” tarzı düşünce biçimleri farkındalığınızın önünde en büyük engeldir.
İçerisinde bulunduğunuz ilişkilerde yaşanılan duygu ve düşünceleri, ortaya
konulan davranış biçimlerini gerçekçi bir biçimde ele alınmalı ve yaşanan
şiddet kabul edilmelidir. Gerektiğinde hayatın akışına müdahale etmek, değişim
için zor da olsa bazı kararlar almak ruh sağlığınız için çok önemli. Ruhunuzun
ölmesine izin vermeyin.
“ Duygusal
şiddet, bedenin ölümüyle sonuçlanmıyor, ruhu öldürüyor.”
0 Yorumlar