İstanbul…
Bahsedilebilecek
ve görülebilecek hayran olunası birçok yere sahip olan bu şehrin, şüphesiz ki
herhangi bir değeri bir diğerine göre daha az yahut çok değerli değildir. Ancak
İstanbul deyince akla ilk gelen değerlerden birisi de kuşkusuz ki adalarıdır.
Eminim ki
birçoğumuz, Adaların büyüsüne kapılıp, şehir hatları-adalar vapurunun son
saatini kaçırmamak için kaç kez koşturmuşuzdur. Belki de, kim bilir, tüm bu
koşuşturmacaya rağmen yine de kaçırmışızdır. Ancak bu yolculuk, şuana kadarki
tüm rotalarımızdan farklı bir yere, Kayıp Ada Vordonisi’ye..
Tarihi
Hepimizin bildiği üzere, Prens Adaları da
denilen adatakımı, Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası,
Yassıada, Sivriada, Kaşıkadası ve Tavşanadası olmak üzere toplam dokuz adettir.
Fakat esasında İstanbul, “Kayıp Adası” ile birlikte on adaya sahiptir.
İstanbul´da Dragos ile Küçükyalı arasında,
Maltepe sahilinin yaklaşık 700 ile 1000 metre açığında bulunan ve birçok
arkeolojik eser barındıran Vordonisi’nin, Bizans döneminde, tıpkı diğer adalar gibi, din adamlarının ve
sürgünlerin yaşadığı bir manastır olarak kullanıldığı biliniyor. Bu yüzdendir
ki bir diğer adı da “Manastır Kayalıkları”dır.
Diğer adından da anlaşıldığı gibi Ada
üzerindeki en önemli yapı, Manastır’dır. Vordonisi manastırının ilginç olan hikâyesi ise şöyledir:
“Bir manastır keşişi olan Photios, erkek
kardeşinin İmparatoriçe Theodora’nın kız kardeşiyle evlenmesi sonrasında saraya
yerleşmiş. Saraya yerleşen kesişe çeşitli görevler verilmiş. Bu görevleri
yerine getiren kesiş, Rum Patriği Ignatios’un görevden alınması üzerine
Ortodoks Rum Kilisesi Patriği görevine getirilmiş. Eski Patrik olan Ignatios
ise şuanki Küçükyalı semtine sürgüne gönderilmiş. Ignatios, burada Bryas
Sarayı’nın kalıntısı üzerine bir manastır yaptırmış ve bu manastıra Satyros /
Satiros adı verilmiş. Daha sonra ise patrikhanedeki durum değişmiş ve her şey
en başta olduğu hale dönmüş. Yani Photios görevinden uzaklaştırılmış ve Patrik
tekrar Ignatios olmuş. Photios’a ne mi olmuş dersiniz? Photios, Vordonisi adasına gönderilmiş. Ama o
dönem çok Rum Patrikhanesi çok çalkantılıymış. Çünkü Ignatios öldüğü zaman,
Photios yeniden Patrik ünvanını kazanmış. Ignatios’un ölümünden sonra Photios,
11 yıl daha Patriklik yapmış. M.S. 867 yılında ise tekrar görevinden
uzaklaştırılmış. Bunun üzerine Photios, Vordonisi adasında bulunan manastırında
ömrünün son yıllarını da geçirerek vefat etmiş.”
Batışı ve Keşfedilişi
Batışı
Bizans döneminde, 1010 yılında İstanbul'da tarihin en yıkıcı depremlerinden biri meydana gelir. İşte bu depremle birlikte ada, burada yaşayan sakinleriyle birlikte tamamen sular altında kalır. Her ne kadar bu durum diğer adalarda yaşayanlar tarafından büyük bir paniğe sebep olsa da yapılan araştırmalar Vordonisi Adası'nın alüvyon bir tabaka üzerinde yer aldığı için yıkıldığını söylüyor. Diğer adaların tümü ise granit kayalıklar üzerinde yer alması sebebiyle sağlam oldukları belirtiliyor. Ancak o dönemde, tüm adalar içinden Vordonisi’nin yıkılışının, Tanrı’nın bir uyarısı olduğuna inanılmış ve kim bilir, belki de kalan diğer ada sakinleri uyumayan çocuklarını bu hikâye ile korkutarak uyutmaya çalışmış yahut da ateş başlarında ne kıssalar anlatmışlardır.
Keşfedilişi
Vordonisi,
kayıp bir ada iken, onu çok eski bir harita ortaya çıkardı. İşin ilginç yanı
ise haritanın nesilden nesile aktarılmış ama ada bir efsaneye dönüştüğü için
dikkate alınmamasıdır. Rum Patrikhanesi’nin “M.S. 500” isimli bir İstanbul
haritasında adanın konumu net olarak görülebilmekte. Bu haritanın tekrar
incelenmesi ile birlikte adanın net yeri hakkında bilgi sahibi olundu ve
böylelikle bu keşif sonucunda, İstanbul’un en küçük ve şehre en yakın adası
olan Vordonisi bulundu.
0 Yorumlar