BİR PSİKOLOJİK DANIŞMANIN GÜNLÜĞÜ - Hempa Entelekya

BİR PSİKOLOJİK DANIŞMANIN GÜNLÜĞÜ


 
      Başlıkta psikolojik danışman yazdığıma bakmayın, henüz psikolojik danışman adayıyım. Lisans yolculuğumun 3.yılı hayat yolculuğumun ise 21. senesindeyim. Yolun başında olduğumu hissettiğim zamanlardayım. Son günlerde psikolojik danışmanlık ve rehberlik bölümü okumamın bana kattıkları üzerine düşünürken kendimi bir anda yazarken bulduğumu fark ettiğim bir andayım. Lisansa ilk başladığım gündeki ben ile bugünkü ben arasındaki farklılıkları sorgularken muhtemelen yaşamımın birçok bölümünde de kendimi sorgulayacağımı biliyorum. Yılları, yolları, hayatımda olanları ve olmayanları... Yine biliyorum ki bu yazıyı yazdığımdaki ben ile bir sene sonra bu yazıyı okuyan benin farklı olacağını…
      Üniversiteye ilk başladığımda 17 yaşındaydım. Küçükmüşüm diyorum kendime. Halbuki şimdi de kendimi büyümüş hissettiğim pek söylenemez. Yine de büyüdüm tabi. Hayat bu insan doğar, büyür ve gelişir. Ben de gelişimimin en güzel zamanlarındayım. Okuduğum bölümün bana kattıklarıyla hayatı anlamlandırmaya ve anlamaya çalıştığım bir yolculuktayım. Bu yolculuğun son 3 yılının bana kazandırdıkları sadece okuduğum bölümle ilgili değil tabi ki. Okumak, gezmek, görmek, farklı insanlarla konuşmak, en çok da düşünmek ve sorgulamak. Tüm bunlar okuduğum bölümle birleşince bugünkü ben oldum, ben(!)
      Bugünkü ben olanı olduğu gibi kabullenebilen, yargılamadan yaklaşmayı bilen biri oldu ve psikolojik danışmanlığın da temeli olan koşulsuz kabul düşüncesi de diyebiliriz buna, günlük hayatıma işledi. İnsanları gerçekten dinleyebiliyorum bu sayede. Sadece onları anlattıklarını. Kendi kabuğumdan çıkarak dinleyebiliyorum. Yargılamıyorum. Anlıyorum. Anlamaya çalışıyorum mesela. Davranışların duyguların düşüncelerin altında yatan sebepleri sorguluyorum. Sorgularken yargılamıyorum. O öyle benim elimden ne gelebilir ne katabilirim karşımdakine diye düşünüyorum veya o bana ne katabilir? Bu sayede daha daha anlayışlı yaklaşabiliyorum herkese, daha verici daha güvenilir oluyorum belki de. Tüm bunlar kendi ilişkilerime günlük hayatıma bile o kadar iyi geliyor ki… Yargılamıyorum ve kabullenebiliyorum herkesi olduğu gibi, olanı olduğu gibi...
       Herkesi her şeyi olduğu gibi kabulleniyorum da peki ya kendimi? Her şeyden önce bu önemli belki de. Kendini kabullenebilmek, kendini yargılamamak ve kendine karşı acımasız olmamak. Bu demek değil kendimi sorgulamıyorum. Sorguluyorum fakat bu sorgulamayı yaparken kendimi kırmıyorum, incitmiyorum. Güçlü yanlarımı seviyorum ki zaten biliyordum bu yanları önceden. Bugünkü ben ise güçsüz yanlarını da biliyor. Bazen bu yanları bazen örtmek istesem de biliyorum ve kabul ediyorum. Her zaman güçlü olmayacağımı biliyorum. Güçlü yanlarımı da güçsüz yanlarımı da seviyorum. Kendimi daha iyi tanıyorum, değişimlerimi daha iyi görüyorum. Gelişiyorum, büyüyorum ve değişiyorum. Gerçek anlamda da yolcuktayken(metrodayım) yazmaya başladığım bu yazıyı yine aynı yerde sonlandırıyorum. Bugün 4 Mart Çarşamba ve ben bugünkü ben’i seviyorum.
       
                                     Merve GÜVELİ

             
       Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.

Email Hesabı:


Delivered by FeedBurner

Yorum Gönder

0 Yorumlar