GÜZEŞTE ÖYKÜLER SERİSİ: PİRUS ZAFERİ - Hempa Entelekya

GÜZEŞTE ÖYKÜLER SERİSİ: PİRUS ZAFERİ

    Küçüklüğümüzden beri kazanmanın ihtişamına ve gücüne inandırılarak, birçok hikaye dinlemiş, birçok örnekle karşılaştırılmış, kısacası birçok farklı şekilde ve hayatımızın neredeyse her alanında, örnekse başlıca sınavlar yahut parasal alanlarda, kazanma öğretilerine maruz kalmışızdır. Doğal olarak bunların karşılığında da,  içine çekilmeye çalışıldığımız "yarışın" farkında olmamış ve kazanmayı yanlış anlamlandırıp, kaybetmeyi küçümseyerek gözümüze kadar bataklığa batmışız. Hatta belki de, farkında olup bir çözüm bulamayarak, bataklığın kendisi olmuşuz..

Bugün, insanlık tarihinin kazanma ve kaybetme temalı öykülerinden birisi olan ancak "kazananlar" tarafından bahsedilmeyen bir hikayeden bahsedeceğim: Pirus Zaferi.


     Romalıların, İtalya yarımadasının güneyine indikleri zamanlarda, bölgede Yunan kolonileri yaşıyordu. Bu bölge, Yunan kolonilerinin deyişiyle, Helenleşmiş insanların coğrafyasıydı ve yine onlara göre, Romalılar  burada yaşayamayacak kadar barbar bir toplumdu. Bu nedenle Romalılar ve Yunan kolonileri arasında çeşitli mücadeleler başladı. Fakat, Romalılar güçlüydü, onlarla baş edilmesi zordu. Bunun farkında olan Yunan kolonileri, Adriyatik Denizi'nin karşısında bugünkü Arnavutlu-Makedonya hattında kurulu Yunan krallığı Epir'in güç ve şöhret düşünü kralı Pirus'tan yardım istediler. Hükmetme arzusuyla yanıp tutuşan Pirus, bu isteği büyük bir iştahla kabul etti ve birçok fille desteklediği 25 bin kişilik ordusuyla birlikte İtalya'nın güney ucuna gelerek, MÖ 280-275 yılları arasında 5 yıl sürecek olan Pirus Savaşlarını başlattı.


   Pirus, kibrine rağmen, üstün savaş yeteneğiyle Romalıları Heraklia savaşında yenmeyi başarsa da, zafere rağmen oldukça fazla askerini kaybetti. Ayrıca, bu kayıpların üzerine, bir de Romalıların inatçılığı ve dirençli oluşları da eklenince, Pirus'un işi zora girdi. Üstelik, yarım adanın güneyindeki İtalikler de Pirus'un hesapladığı gibi ona değil, Romalılara katıldı. Ayrıca Romalılar ev sahibiydi. Yani Pirus'un sahip olamadığı kadar insan kaynakları vardı. Bu yüzden kendilerini yenileyen bir yapıya sahiptiler. Pirus ise evinden çok uzakta olduğu için ordusunu yenilemekten de çok uzaktı.

Fakat Pirus'un kaybetmeye niyeti yoktu. Küçük çaplı çatışmalardan sonra ikinci büyük savaş Askalum'da meydana geldi. Pirus'un ordusunda zamanın en etkili gücü olan filler vardı. Romalılar ise daha çok kalabalık bir gerilla ordusu gibiydi. Romalılar, Pirus'un en büyük kozu olan filleri hedef almaktan başka çarelerinin olmadığının farkındaydı. Attıkları kızgın oklar ve uzun mızraklarıyla filleri panikletmeyi başardılar.  Panikleyen filler, kendi askerlerini ezerek kaçmaya başlayınca, Pirus'un ordusu büyük bir kayıp verdi. Ancak zor bela da olsa Romalıları püskürtmeyi başardılar ve kaybetmeye tahammülü olmayan Pirus,  bir kez daha meydan savaşını kazanmış oldu. Fakat Antik Yunan tarihçisi Plutark'ın kaydettiğine göre Pirus, savaşı kazanmak için ordusunun neredeyse tamamını kaybetmesinin üzerine şu cümleyi söylemiştir: "Bir zafer daha kazanırsam tamamen biteceğim."


Kaybettiğimiz her şey için bir şey kazanıyoruz. Kazandığımız her şey için de bir şey kaybediyoruz. A.Vinet 


                                 Enes Emrullah KASAPÇI


Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.

Email Hesabı:


Delivered by FeedBurner

Yorum Gönder

0 Yorumlar