Öğrenmenin temelini yaşam boyunca süregelen çevre ile etkileşim sonucu beceri, bilgi, tutum ve değerler oluşturmaktadır. Genel anlamda bakıldığında öğrenme, bireyde davranış değişikliği meydana getirme süreci olarak tanımlanabilir. Bir başka tanımda ise öğrenme, çevresi ile etkileşimi sonucu bireyde oluşan düşünce, duyu ve davranış değişikliğidir. Bu değişikliğin oluşumu hakkında farklı görüşler vardır. Lakin, bence, öğrenmenin nasıl olduğunu öğrenmek değil de en az bu konu kadar değerli olan, deyim yerindeyse, “öğrenmenin yaşı var mı?” sorusunun cevabını öğrenmek daha değerlidir. Şüphesiz ki bu konuyla ilgili birçok öykü anlatılmaktadır. Ancak bu öyküler içinde, belki de en güzel olanı, Lev Tolstoy’a ait olanıdır.

Lev Nikolayeviç Tolstoy, 9 Eylül 1828’de Rusya’nın Tula kentinde bulunan bir malikanede dünyaya gelir. İki yaşına geldiğinde annesini, dokuz yaşında ise babasını kaybetmiştir. Anne ve babasının ölümünden sonra halalarının yanına yerleşir. 1943 yılında Doğu dilleri okumak üzere Kazan Üniversitesine gönderilir. Lakin eğitimini tamamlamadan okulu bırakır ve hukuk fakültesine geçer. Çok geçmeden orayı da bırakarak doğduğu yerde bulunan çiftliğine yerleşir. Daha sonrasında ise Kırım Savaşına katılır ve Dünya edebiyatına önemli eserler yazmaya başlar. Taa ki 7 Kasım 1910 yılında doktoru ve küçük kızı ile birlikte çıkmış olduğu bir tren yolculuğunda zatürreden ölene kadar…
Şüphesiz ki Tolstoy, yazmış olduğu eserlerle birçok insana farklı farklı düşünce ve bakış açısı katmıştır. Lakin hayatımıza kattıkları bunlarla sınırlı değildir.
Tolstoy 67 yaşına geldiğinde 7 yaşındaki oğlu Vanechka’yı kaybetmiştir. Ailenin en küçük çocuğu olan Vanechka, kızıl hastalığına yakalanarak yaşama çok küçük yaşta gözlerini yummuştur. Bu durum karşısında oldukça üzülen ve melankolik bir havaya giren yazara, Moskova Bisiklet Severler Derneği tarafından bir bisiklet hediye edilir.
Oğlunun üzüntüsünü bir nebze olsun hafifletmek isteyen Tolstoy, her gün belirli zamanlarda bisiklet sürmeye başlar. Daha da doğrusu, bisiklet sürmeyi öğrenir. Çünkü Tolstoy, 67 yaşına kadar hiç bisiklet sürmemiştir.
Neyse ki insanların şaşkın ve küçümseyen gözleri önünde bisiklet süren Tolstoy bu durumu eleştirenlere kulak asmamış, günümüze ve geleceğe bir deyim bırakmıştır; “Tolstoy’un Bisikleti”.
Bu kavram tüm insanlığa “Hiçbir şey için geç değildir” yahut “Öğrenmenin yaşı olmaz” gibi mesajlar vermekte, ne olursa olsun ve hangi yaşta olursak olalım insanın yeni şeyler öğrenebilecek oluşunu anlatmaktadır.
Ayrıca Tolstoy’un, bu konuda kendisini eleştirenlere şu cevabı verdiği düşünülmektedir, “Öyle sanıyorum ki neşemi, tasasızlığımı paylaşmak benim hakkımdı ve çocuk gibi kendinden memnun olmanın, yanlış bir tarafı olamaz.”
Enes Emrullah KASAPÇI
Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.
0 Yorumlar