Her şeyin küçüğü güzeldir der eskiler. Kedinin, köpeğin, ineğin, kuşun… İnsanın da küçüğü daha güzeldir bence dünyanın en masum en sevimli canlılarından biri değil midir ?Paytak paytak yürüyüşleri ile ilk kelimelerini söylemeye çalışırken çıkardıkları seslerle … Dışarıda minik bir bebek gördüğümüzde bile alıp onu kucaklayıp sevmek isteriz.
Her annenin duasıdır değil mi o sevimli canlıyı sağlıklı bir şekilde kucağına alıp büyütmek elinden tutup parka götürmek, okulunu bitirip iyi bir meslek sahibi olmasına yardımcı olmak, evlendirip mürivetini görmek…
Peki etrafımızdaki dünyaya bir sıfır önde başlayan çocuklarımızın farkında mıyız? O minik çekik gözleri olan basık burunlu, kısa parmaklar, kalın enseli, avuç içindeki tek çizgisi olan dünyanın en masum çocuklarının farkında mıyız?
O güzel çocuklardan birinin hikayesinden bahsetmek istiyorum size. Annesi her anne gibi bir bebek dünyaya getirmeyi beklerken dünyaya en özel çocuklardan bir tanesini getirdi. O güzel bebeğin ismini Ayşegül koymaya karar verdiler.
Ayşegül’ün kimse farkında değildi. Diğer çocuklar gibi görmüyordu ailesi dışında kimse onu. Doğar doğmaz doktorlar “Bebekten ümidinizi kesin.” Dediler. Okula başladı öğretmenleri “Ayşegül okuyamaz başarılı olamaz.” Dediler. Ayşegül’ün ve ailesinin duyduğu tek şey yapamaz, başaramaz oldu.
Hiçbiri Down sendromunun bir özür olmadığını aksine onun özel bir durum olduğunun farkında değildi. Ayşegül kimseyi duymadı başaramaz, yapamaz diyenlere inat üniversite okudu. Tez hazırlayıp, cilt bakım üzerine, hem ustalık hem de usta öğreticilik belgesi aldı, İngilizce ve Almanca öğrendi çeşitli dans kurslarına gitti ve dans etmeye başladı. Ayşegül başarıya imza atmış özel çocuklardan sadece bir tanesi.
Eli Reimer 2012 yılında Everest Dağı’nın tepesine ulaşan Down sendromlu ilk kişi oldu.
Jamie Brewer, down sendromlu bir dizi oyuncusu.
Angela Bachillier, Down sendromlu ilk kadın belediye meclis üyesi,
Groesser Owen, Down sendromlu genç basketbolcu.
Pablo Pinado, Avrupada üniversite eğitimini tamamlayan ilk Down sendromlu vatandaştır. Aldığı öğretmenlik eğitiminin yanısıra, aynı zamanda aktördür.
Unutmayın her çocuk aynı değildir. Down sendromu ise bir hastalık değil genetik bir farklılıktır. Yeterli ilgi, çaba ve disiplinle bu çocuklarımızın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki siz anne ve babalar bilinçli olun ve çocuklarınıza inanın. Biz toplum olarak da down sendromlu çocukların yapabileceklerinin farkında olur yapamaz edemez diyerek onları görmezden gelmeyip ellerinden tutarsak Dünyaya yeni Ayşegüller, Eli’ler Jamie’ler gelmesine yardımcı olabiliriz.
Kübra TUNA
0 Yorumlar