Özellikle küçük yaşlarda otizm, özellikleri ve seyri otizmden çok farklı olan başka rahatsızlık ve bozukluklarla karışabilir. Bunlar ;
-Doğumsal sağırlık
-Çocukluk çağı depresyonu
-Çocukluk çağına özgü konuşma sorunları
-Zeka geriliği
-Dikkat eksikliği hiperaktive bozukluğu
Ayırıcı tanı açısından özellikle tartışmalı durumlarda çocuk psikiyatri ve çocuk nöroloğu ile yakın iş birliği halinde olunmalıdır.
Gelişmiş ülkelerde otizm kuşkusu uyandıran tüm çocuklar ayrıntılı bir işitme değerlendirmesinden geçerler. Çünkü doğuştan işitme engelli olan çocuklar otistik davranışlar sergileyebilirler ve bunların erken tanısı ile tedavileri daha kolay ve başarılı olur. İşitme cihazı kullanılmaya erken başlanması ile iyi sonuçlar alındığı için bu noktaya dikkat etmek gerekir.
Ülkemizde aileler çocuğun işitmesine kendileri karar vermektedir. Ancak konuşma seslerini işitmek için gerekli olan işitme düzeyini bu alanda deneyimli kişiler belirleyebilir. Bu nedenle yanıltıcı sorunlardan kaçınmak için işitme testlerinin yapılması gerekir.
Yine otizmli çocuklarda bağışıklık sistemindeki sorunlara bağlı olarak enfeksiyonlar ve sık orta kulak iltihabları ve bunun sonucunda iki taraflı işitme kayıpları görülebilir. Bu nedenle her otizmli çocuğun işitmesi görünürde normal gözükse bile bir kez ayrıntılı KBB incelemesinden geçmesi gerekir. Çünkü seslerin duyulması (örneğin kapı zilinin sesi) konuşma seslerinin ayırt edebilecek tarzda duyulduğunu göstermez.
Yine dikkat edilmesi gereken konulardan biri doğuştan görme engelli bebeklerde de otizm benzeri davranışların görülmesidir. Böyle bir bebek göz göze gelmeyecek ve çevre ile ilgilenmeyecektir.
Doğumsal görme engeli ile otizm arasında henüz tam anlaşılamamış bir ilişki vardır. Doğuştan görme engellilerde otizm belirtileri, diğer çocuklara oranla çok daha fazla görülmektedir.
Konuşma bozukluğu olan çocuklarda da sosyal iletişim ve dilin sosyal kullanımına ait incelikli bozukluklar görülür, hatta bunlar uzun yıllar sebat edebilir ama tüm bunlar nitelik ve seyir açısından otizmli çocuklarda görülen tipik sosyal ilişki sorunlarından farklıdır.
Aynı durum zeka gerliği olan çocuklar için de geçerlidir. Zeka geriliği çok ağırsa sıklıkla otizm de eşlik eder ama hafif ve orta zeka engelli çocuklar tam tersine sokulgan ve sevecendirler.
Seçici mutizm adı verilen bambaşka bir durumda çocuk belli durumlarda ya da ortamlarda hiç konuşmaz. Örneğin evde tamamen normal konuşan ve ilişkilerinde hiçbir sorun olmayan çocuk okulda, dış bir ortamda tek kelime dahi söylemez. Bu durum da beyin biyokimyasındaki bir bozukluğa bağlıdır ve ilaçla tedavi edilebilir.
Otizm tablosu ağır bir nörolojik tablo olan akinetik mutizmle de nadiren karışabilir. Görülme yaşı otizmin ortaya çıktığı yaştan sonradır. Bazı belirtileri ağır otizme benzer. Bu hastalar tepkisiz, ilgisiz, hareket etmekten kaçınan ama uyanık görünümdedir. Kendisiyle hiçbir şekilde iletişim kurulamaz. Çoğu durumda tam bir tedavisi yoktur.
Otizmden ayırt edilmesi güç olabilen bir grup çocukta da sosyal fobi mevcuttur. Toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı düşüncesi ile karakterizedir ve bu konuda belirgin ve sürekli korkunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Bu çocuklarda bir duyarlılık ve empati söz konusudur. Belki genetik açıdan otizmle ilişkili bir bozukluktur. Otizmli çocuklarda da sosyal fobi görülür. Ama uzun vadede her ikisinin seyirleri çok farklıdır. Tedavi edilebilen bir durumdur.
Otizmle ayırt edilmesi gereken bir başka bozukluk da stereotipik hareket bozukluğudur. Otizm olmaksızın da otizme özgü stereotipik hareket yani kanat çırpma gibi tekrarlayıcı hareketler geçici bir süre normal çocuklarda veya kalıcı olarak başka nörolojik hastalıklarda da görülebilir. Bu nedenle, tek başına bu tip tekrarlayıcı hareketlerin varlığı otizm tanısı için yeterli değildir.
Otizmle karışması olası durumlardan biri reaktif bağlanma bozukluğudur. Tutum değişikliği ile düzeltilebilir bir bozukluk olduğu için otizm tanısına göre ailelerin duymayı tercih ettikleri bir tanıdır. Bebek ile annesi ya da temel bakıcısı arasında fiziksel ve duygusal gereksinimlerin karşılanmasına yönelik bir yetersizlik ya da yokluktan dolayı ortaya çıkan bir sorundur. Çocukta bağlanmaya dayalı güven duygusu gelişmez. Bu da bazı otizm özelliklerine benzeyen belirtilere neden olur. Aslında sık görülmez, çünkü ortaya çıkması için genellikle ağır koşullar ve ciddi ihmaller gerekir ve tedaviye daha çabuk ve iyi yanıt verir. Otizmli çocuklarda da bağlanma bozuklukları görülebilir. Ama şart değildir. Bu konu akademik araştırma konusudur. Ancak sıkça otizm tanısı yerine kullanılması nedeniyle problemli bir tanıdır.
K: Korkmaz, B. (2017). Ah Şu Otizm. İstanbul: ABA Yayıncılık
0 Yorumlar