Uzun ve ardışık savaşlardan sonra Türkiye 1923 yılında zayıf ve ekonomik koşullar altında kuruldu.Kurtuluş Savaşı , Lozan Antlaşması ile sonuçlandırılmıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi tek,yetkin ve rakipsiz bir partiydi.Tek partili dönem devletçi ve sosyal politikaları Büyük Buhran’dan etkilenmiştir. Demokratikleşme ve liberalleşme henüz popüler aktörler değildir.
Osmanlı İmparatorluğu’ndan aktarılan dominant din uygulamaları, eğitim yapısı ve demografik faktörler gibi özellikler vardı.Bu dönemde sosyal politikalarda devlet yeterince aktif değildir bunun yanı sıra ise dini ve geleneksel motifler önemli bir yere sahiptir.Sadaka, kurban ve zekat gibi yeniden dağıtım mekanizmaları vardır ve kurumsal yapılar henüz şekillenmeye başlamaktadır.
Ekonomik koşullar için devletçilik yaklaşımı benimsenmekteydi. Mustafa Kemal’e göre en gelişmiş ve akılcı model devletçi ekonomi modeliydi.
Endüstrileşme 1930-1939'larda devlet girişimlerinde sınırlıydı. Sınırlı sermaye birikimi, yetersiz teknik personel ve az nitelikli iş gücü gibi sebeplerden dolayı ekonomik sahaya devlet tarafından direkt müdahale vardı.Bu sönemde 5 yıllık kalkınma planlamaları uygulanmaya başlandı.1942’de Gayrimüslimlerden Varlık Vergisi alındı.Bu vergi adaletsizliğe ve yetersiz yeniden dağıtıma yol açtı.Bu dönem de bazı kurumsal organizasyonları Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu ve ya Yardım Sevenler Derneği olarak sayabiliriz. Çoğu insan kırsal alanlarda yaşıyordu. Şehirlerde ise insanlar yoksuldu ve sosyo-ekonomik koşullardan memnun değildi.Soylular devlet ve muhtaç insanlar arasında aracı olmaktaydı. Yerel ve uluslararası talepler ile birlikte demokrasiye dikkat çekiyordu.
Türkiye’de çok partili hayata geçiş 1945’te Milli Kalkınma Partisi ile başladı.
Muhalefet “Yeter şimdi söz milletindir”sloganı ile destek ve dikkat toplamıştır.1960’lara kadar demokrasi ve otoriter rejimler vardı.1960’lardan sonra tüketim malları sanayileşmiş ve İthal İkame Ekonomi Politikaları başlamıştır.Bu özel sektör için kritik olmuştur.İthal İkame yerli üretim için bir ticaret ve ekonomi politikasıdır.En önemli amacı yerel endüstri ürünleri ile birlikte dış ticarete bağımlılığı azaltmak olmuştur.Batılı devletlerde çalışan sınıf çatışmaları refah devletinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.Fakat Türkiye de bu yıllarda var olan zayıf çalışan sınıfı bunu desteklemedi.Batı ‘da işçi haklarını talep ederek alırken, Türkiye’de işçi haklarını ise devlet verdi buna karşılık ise grev hakkı 1960’da kaldırıldı.Bu dönemde Genel ve Sosyal Politikada 1961 Anayasası ilerici, özgürlükçü ve dönüm noktasıydı.Sosyal politikalar kapsayıcı değildi ve yalnızca sosyal güvenlik ve ilköğretime odaklanıldı.1970’lerde politik yasaklar gerçekleşti.Türk vatandaşları zor günler geçirdi.
Sosyal yardım halk için ekonomik problemlere semptomik bir tedaviydi.Ekonomi ve sosyal politikadaki dönüşümler sosyal politika uygulamalarını etkiledi. Sosyal yardım uygulamaları politik tartışmlar yarattı.Sosyal yardımların yoksullar için önemi arttı.Yoksulluk yönetildi lakin çözülmedi.Refah devleti sosyal koruma boyutlarına ulaştı.Neoliberal dönem sosyal politikada son ve hala devam etmekte olan dönemdir.
Hilal DEMİRCAN
Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.
0 Yorumlar