Konuşmanın akıcılığının bozulması olarak ifade edilen kekemelik, 4000 yıldan daha uzun süredir açıklanmaya çalışılmaktadır(Sharipo, D.A./1999). Bu kadar uzun zamandan beri ilgi çeken bir konu olmasına rağmen kekemeliğin etyolojisi ile ilgili olarak kesin bir sonuca ulaşılmamıştır.
Sheehan(1970), kekemeliği bir buzula benzeterek bireylerde kekemeliğin sadece çok küçük bir kısmının görüldüğünü, esas problemin yüzeyin altında olduğunu ifade etmektedir. Bu nedenle, kekemelik çok farklı faktörleri içerisinde barındıran karmaşık bir problem olarak görülmektedir. Çok faktörlü modellerde kekemelik dinamik bir olgu olarak ele alınmakta ve kekemeliğin tek bir etkenden ziyade birden fazla etken tarafından etkilenmekte olduğunu savunmaktadır. Kekemeliğin bir dizi bilişsel, dilsel, duygusal ve nörofizyolojik süreç tarafından zaman ve kişi yönünden değişkenlik gösterebilen dinamik ve karmaşık bir süreci içerdiği öne sürülmektedir. Tüm bu değişkenlerin kişiye özgü bir biçimde etkileşime geçerek çevresel taleplerden farklı biçimlerde etkilendiği düşünülmektedir.
Kekemeliğin nedenleriyle ilgili bu zamana kadar bir sürü çalışma olduğu için yazımda hepsinden bahsetmem mümkün değildir. Bu yazımda kekemelikle ilgili doğru bilinen yanlışlardan bahsetmek istiyorum. Türkiyede yaklaşık 2 milyon(%3) kekemenin olduğunu varsayarsak eğer hepimizin hayatında kekeme bireye rastlama ihtimali oldukça yüksektir.Bu sebeple aşağıdaki bilgilerin daha kıymetli olduğunu düşünüyorum.
YANLIŞ; Kekeme insanlar zeki değildir.
DOĞRU; Çalışmalar, kekeleyen insanlarında kekelemeyenlar kadar zeki ve uyumlu olduklarını göstermektedir. Hatta Albert Einstein’ın kekeme olduğu rivayet edilmektedir.
YANLIŞ; Kekemeliğin kaynağı gerginlik ve kaygıdır.
DOĞRU; Kekemeliğe gerginlik veya kaygı neden olmaz. Ya da kekeleyen insanlar kaygılı, korkak ya da çekingen insanlar değildirler. Kekemelerin kişilikleri de kekelemeyenlerinki kadar normal ve çeşitlidir.
YANLIŞ; Birilerini kekelerken duyarsak ya da onları taklit edersek biz de kekeme oluruz.
DOĞRU; Kekemelik bulaşmaz. Kekemeliğin tam sebebi belli olmasa da son yapılan araştırmalar genetik, nöromüsküler gelişimi ve aile dinamikleri gibi çevresel faktörlerin kekemeliğin ortaya çıkışında etkili olduğunu göstermektedir.
YANLIŞ; Kekemelere, ‘konuşmadan önce derin nefes al’ ya da ‘önce ne diyeceğini düşün ondan sonra konuş’ demek faydalıdır.
DOĞRU; Bu tür tavsiyeler kişinin durumunun daha da fazla farkında olmasına yol açacağından faydadan çok zarar getirirler. Daha faydalı olabilecek şeyler ise, sabırlı bir şekilde dinlemek ve yavaş/açık konuşma modeli sergilemek olabilir.
YANLIŞ; Kekemeliğin sebebi strestir.
DOĞRU; Yukarıda da belirtildiği gibi birbiriyle etkileşimli pek çok faktör söz konusudur. Stres sebep değildir ama kekemeliğin şiddetini artırdığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
Son olarak en çok bilinen efsane ’15 günde kekemeliğe son’ gibi yerlerde kekemeliğe 15 günde son verilmez. Hiç bir uzman kekemeliğin nasıl gelişeceğini önceden söyleyemez. Bu nedenle güvenilir tedaviler kekemeliğin tamamen ortadan kalkabileceğini garanti edemez. Fakat erken tedavi edilen çocuklar konuşurken daha az güç sarf etmeyi öğrenirler hatta kekemelikten tamamen kurtulabilirler. Eğer kekemelik kalıcıysa tedavinin amacı,çocuğa kekelemeyle nasıl baş edebileceğini öğretmek ve böylece gelişiminde olumsuz etkileri önlemektir.
İsmail Erkam KABAK
Yazılarımızdan anında haberdar olmak ve bizi desteklemek için abone olmayı unutmayınız.
0 Yorumlar