1973 yılının sıcak bir haziran ayıdır. Amerika Birleşik Devletleri ve Uruguay Silahlı Kuvvetleri taraflarınca yapılan işbirliği ile Uruguay yönetimi ele geçirilmiştir. Ülke âdeta yangın yerine dönmüş ve zorbalık boy göstermiştir. Tabiki çok geçmeden siyasi tutuklamalar başlamış ve ülkenin en sert hapishanesi diye bilinen Libertad, bu tutuklamaların birçoğuna ev sahipliği yapmıştır. İlginçtir ki, Libertad kelimesi “Özgürlük” anlamına gelmektedir. Buradan da anlaşılacağı üzere, sanılmaktadır ki, aslında dört duvar arasına alınan “Özgürlük’tür.”
Ne yazık ki Uruguay ve İnsanlık Tarihi, 12 yıl etkisini gösterecek olan bu darbeyle, hüzünlü öykülere şahit olmuşlardır. Bu öykülerden birisi de Didasko Perez ve kızı Milay’a aittir.
Didasko Perez, bir ilkokul öğretmenidir. Sahip olduğu ideolojik fikirler nedeniyle işkenceler görmüş ve hapsedilmiştir. O yıllarda Libertad hapishanesinde görüş izni bulunmamaktaydı. Lakin günler haftalar ve hatta aylar geçmesiyle birlikte, çeşitli baskılar sonucunda, darbeciler geri adım atmış ve bir kişi olmak şartı ile görüşe izin verilmiştir. Mahkûmlardan, kağıtlara birer isim yazmaları istenmiş ve Didasko Perez, kızı Milay’ın ismini yazmıştır.
Didasko Perez mahkûm edildiğinde, kızı Milay dört yaşındadır. Lakin, artık aradan bir sene geçmiş, Milay büyümüş ve bir pazar günü elindeki defter ile birlikte babasını göreceği alana götürülmüştür. Lakin Milay, babasıyla kavuşmasına ramak kala, gardiyanlar tarafından durdurulmuş ve elindeki deftere el koyulmuştur. El koyulmasının nedeni ise beş yaşındaki Milay’ın, babası için çizmiş olduğu kuş resimleridir. Çünkü, Libertad hapishanesinde kuş resimleri yasaklıdır. Bu olay üzerine göz yaşlarına boğulan küçük kız, kısa bir süreliğine de olsa babasıyla görüşür, yaşadığı durumu anlatır ve oradan ayrılır.
Aradan bir yıl geçer. Mâhkumlara tekrardan kağıtlar dağıtılır ve birer isim yazmaları istenir. Didasko Perez, yine kızı Milay’ın ismini yazar. Küçük kız, görüş alanına bu defa da elinde bir defter ile gelir. Çok geçmeden gardiyanlardan birisi küçük kızı bir kez daha çevirir ama bu sefer, Milay ağaç resmi çizmiştir. Ağaç resmi yasaklı olmadığı için bu defa resim yırtılmamış ve Milay, babasının yanına gönderilmiştir. Küçük kız, büyük bir neşe içerisinde, çizmiş olduğu resimleri babasına gösterir. Didasko Perez, iki yıl sonra ilk kez karşısında gülerek gördüğü kızının yapmış olduğu resmi çok beğenir ve şöyle der, “Ne güzel bir ağaç bu; dalları var, yaprakları var, dallarında meyveleri var. Ne meyvesi bunlar ?”. Küçük kız yavaşça babasına doğru sokulup fısıldayarak, “Şşş baba! ne meyvesi, onlar kuşlar. Ağacın dallarına gizledim, gözleriyle sana bakıyorlar.” Der.
Yukarıda da yazdığım gibi “Özgürlüğü” hapsetmek, yalnızca sanılabilir…
Ayrıca sanatın gücü, küçük bir çocuğun ellerindeyken bile, büyük bir orduyu yenebilir.
0 Yorumlar